img { max-width: 560px; width: expression(this.width > 560 ? 560: true); }

28 Nisan 2009 Salı

Vize Çıktı.. Hayırlı Olsun..


Avustralya vizemiz uzun uğraşların sonunda çıktı.. Kısmetse Kasım Aralık gibi yolculuk olabilir..

Ersun Hoca da ayrıldı.. Sıradaki gelsin..


Bu ülkede kulüpler ne zaman uzun vadeli planlamalar yapıp, ilk başlarda başarılı olunamasada aynı teknik direktörle uzun yıllar çalışacak..? Bu ülkede bir Arsen Wegner, bir Ferguson göremeyecek miyiz ? Biraz zor gibi bu gidişle..

Ersun Hoca'yla bu olacak gibi düşünmüştük ama hayal görmüşüz.. Ersun Hoca da Trabzonspor’dan ayrıldı.. Yine başa döndük.. Önümüzdeki haftalarda yeni bir hocayla anlaşılır, seneye bu zamanla onu da göndeririz.. 25 yıldır böyle geliyor bundan sonra da böyle gider..

Yolun açık olsun diyoruz Hoca'mıza, emekleri için teşekkür ediyoruz ve kariyerine başarıyla devam edeceğine de eminiz..




Son Söz : Sadri Baba’nın hocanın arkasında durmasını beklerdik..

Libya'da hayat..



Tripoli kelime anlamı olarak üç (tri) şehir (poli) demek. Leptis Magna, Sabrata ve Bengazi (isimleri karıştırıyor olabilirim) isimli üç eski Yunan şehrinin bulunmasından dolayIverilmiş bu isim. Arapça’da Trablus diyorlar. Uzun yıllar Osmanlı idaresinden sonra İtalyan sömürge dönemi yaşamış sonra kısa bir süre krallık yaşadıktan sonra 1 Eyül 1969 senesindeki devrimden bugüne mevcut idareyle yönetilmektedir. Bu yıl Eylül ayında da 40. yıldönümü kutlanacak inşaallah..

Türk İnşaat sektörü açısından da önemli bir şehirdir. Bugün yurt dışında çok güçlü ve saygın bir yeri olan, binlerce insanın ekmek yediği ve Türk ekonomisine de ciddi katkısı olan yurt dışındaki Türk müteahhitler ilk olarak STFA ile Libya’da iş almak suretiyle yurt dışına açılmıştır.. Libya’yla başlayan bu süreç bugün Rusya ve diğer Arap ülkeleri olmak üzere bir çok ülkede devam ediyor.. Kriz biraz vurdu bu aralar ama en kısa zamanda düzelecektir. İnşaallah.. Şu aralar Libya’da 100’ün üzerinde Türk şirketi mevcut.

Libya düşünüldüğünün aksine çok güzel bir ülke.. Evet birçok yasak var ve modern dünyanın birçok güzelliklerinden yararlanamıyorsunuz ama stresten uzak, rahat, güvenli, nefis bir havası olan, aşırı çöl ikliminin olmadığı sürekli güneşli ve açık, kışın biraz yağmurlu, insanlarının sıcak olduğu bir ülke.. Ayrıca çok güzel bir sahil şeridi ve denizi vardır. Ama Libya’lıların pek ilgisini çekmez deniz. Zamanında turizme yatırım yapılmış olsaydı çok ünlü bir turizm cenneti olabilirmiş.


Neyse, gelelim Libya adet ve özelliklerine ;


1- “İnşaallah” kelimesinin kullanımı bu ülkede çok farklı bir boyut kazanmıştır.. Nerdeyse herşeye kullanılabilir.. “bir çay alabilir miym ?” dediğinizde garsondan “inşaallah” cevabı alırsınız.. Ya da taksiye “yeşil meydana gidelim” dediğinizde de aynı “inşaallah” cevabını alırsınız.. ama geçen gün Ozan’ın “senin adın Ahmed mi ?” sorusuna aldığı “inşaallah” cevabı bu konuda geldikleri son noktayı göstermesi açısından önemli..

2- Selamlaşmalarının ve hal-hatır sormalarının uzun ve muhabbetsel olması da çok yaygındır.. “Şini Jou?”, “Şini Hal?”, Şini familiy?”, “Şini seyyara?” vs. vs. (yani mealen: naber, nasılsın, ne haldesin, ailen nasıl, araban nasıi ..)Bu sırada sizin aceleniz mi var, orda bekliomusunuz felan, bunlar çok önemli değildir.. Yani bizdeki “Süt kardeşler” filmindeki Kaptan Yunus’un “anamı taniymisun, bubami tanıymisun, amcami tanıymisun, halamın teyzesini tanıymisun ... ?” repliğinin değişik bir uyarlaması..


3- Dindardırlar.

4- Değişik bir bohem bir yaşam tarzları vardır.

5- Dini günlerde havaya havai fişekler atılır.. Merkezi bir yerdeyseniz uyuyamazsınız..

6- Cuma namazlarına gayet temiz ve ütülü elbiselerle gelirler. Bizdeki babanın oğlunu maça götürmesi gibi çocuğunu cumaya götüren insanlara çokca rastlanır..



7- Ramazanda genelde geceyle gündüz yer değiştirir. Çalışma saatleri değişir. İnsanlar gündüzleri iftara kadar uyur, iftardan sonra normal yaşamlarına devam ederler. Ramazanda alışveriş yapmak için en ideal zaman gece 1-2 sularıdır.

8- Herkesin devletin üst kademelerinde bir yerde tanıdıkları vardır.

9- Genelde etrafı duvarla çevrili, içinde bahçesi ve tavukları kazları kuzuları olan ama kendi içlerine kapalı bir yaşam tarzları vardır..

10- Evlerinin etrafını çevreleyen duvarın dışı pistir. Aslında şehir genel olarak pistir, çöp toplama organizasyonları zayıftır. Ama yine de genel olarak bir çok Arap ülkesinden temiz olduğu söylenir.

11- Dışarıya zor kız verirler. Ama dışardan kız alırlar. Ayrıca başlık parası vardır. Evi olmayana da kız vermezler.

12- Petrol sudan ucuzdur.


13- İçki tahmin edildiği üzere yasaktır. Ama boha adını verdikleri kendi el yapmaları içkileri vardır.

14- Gençlerin en büyüğk sosyal aktivitesi yol kenarında bir araya gelip kahve içmeleri. Ayrıca araba kullanmaya ve “dım-tıs” müziği eşliğinde en ünlü caddeleri olan “September 1st” de volta atmayı severler. Drift yapmak suretiyle hava atmakta yaygındır. Geceleri belli yerlerde Drift yarışmaları yapılır.

15- Ata ve at yarışına meraklıdırlar. Ama bahis oynanmaz tabi.

16- Ve Futbol.. Futbol’u çok severler.. Ülkenin iki büyük takımı Al Ahly ve Al Ittahad maç yapacakları zaman ortalıkta çalışan Libya’lı bulmanız zor.. Ülke maça kitlenir..

17- Arapçayı Italyan aksaanıyla konuşurlar.

18- Ve Trafik.. Trafiği farklı bir başlıkta incelemek lazım aslında, çünkü başlı başına ayrı bir trafik kültürleri var.. Trafikteki araba kullanma şekilleri bir çok açıdan yaşama bakış açılarını da yansıtıyor zaten.. Trafik kurallarına genel olarak uyulmaz.. Çoğu da bilinmez zaten.. Hatta trafikte kural olduğundan bile haberi olmayanlar var..

19- Trafiği tehlikelidir..

20- Yaygın olan kaza şekli ; karşı şeridden gelen aracın aradaki refuj yardımıyla havalanmak süretiyle diğer şeritten gelen aracın üzerine konması şeklindedir. O yüzden üstü açık araçlar çok rağbet görmez..

21- Çokça olan araba kazalarından sonra “Allah galip” deyip yollarına devam ederler..

22- Arabaların kapılarının kenarlarında sünger vardır çoğunda.. Kapıyı açarken bi yere çarparsak bişe olmasın diye..

23- Arabaların arkasında Ömer Muhtar resimi çok yaygındır. Şehrin sembolü gibi olmuştur artık.





Son söz.. Bu tip ülkelerde yaşayınca insan kendi memleketinin değerini daha bir iyi anlıyor..

Yukardaki tespitlerin çoğunun sahibi olan Bahadır kardeşimize Bohem Dünyam Yazı İşleri olarak teşekkür ediyoruz..

25 Nisan 2009 Cumartesi

Türk Futbolunu Yayıncı kuruluş mu yönetiyor yoksa Federasyon mu ?

Şampiyonluğun kilit maçlarından biri olan Sivasspor – Tabzonspor maçını gündüz oynatarak Federasyon ne yapmaya çalışıyor ?

Federasyon, Yayıncı Kuruluşun istediği gibi ligin programını yaparak aslında sadece Türk Futbol'unun marka değerini düşürüyor başka bir şey değil ..

İddaası kalmamış Fenerin maçını izleterek mi Süper Lige seyirci çekecekler ?

Bohem Dünya yazı işeri olarak sorularımıza Federasyon’dan cevap bekliyoruz.. Eğer bir cevapları varsa tabii...

Abugelia'da Basket

Abugelia Staples Center'daki önemli spor faaliyetlerinden biri de Basketball tabiki..


Oynayanlar : Aydın the Tamer Oyguç, Engin the Kevin Garnett, Ugur the Jason Kidd, Bahadır the Dirk Nowitzki ve Önder the Harun Erdenay..
Ve fotoğraflarda gözükmeyen ama sahaların sayı makinası bendeniz Muratanoviç the stop jam-shot, ve ayrıca yine fotoğraflarda gözükmeyen Ozan the Çirkef İnsan ve Ali the "yok artık" Lebrown..




Son resindeki temiz bloka dikkatinizi çekerim.. The çirkef insan Ozan için rakibin yaptığı her blok fauldur, ağlama nedenidir, çirkeflik mazeretidir..
not : Ozan, medyayı karşına almıcaktın, seni uyarmıştım..

Şantiyelerim..

Tripoli International Airport Project (Tripoli / Libya) : 2007 - ??



Pushkino Logistics Park (Moscow / Russia) : 2006-2007





Pilkgingtin Float Glass Plant (Moscow / Russia) : 2005







The Ritz Carlton Hotel (Eski Inturist Hotel, Kızıl Meydan Yanı Camii'yi dönünce solda) (Moscow - Russia) : 2005




Palm Island II - The Palm Jebel Ali (Dubai / U.A.E.) : 2003-2004











23 Nisan 2009 Perşembe

İlginç Rus Özellikleri ve Adetleri

Moskova’da 2.5 yıla yakın bir süre yaşamış biri olarak Rusya ve Rus insanı ile ilgili zaman zaman yazmayı düşünüyorum.. Bu da siftah olsun.. Bu güzelim toplumun enteresan adetleri ve özellikleri..


1- Kapıda tokalaşmazlar, yani bir kişi içerde diğeri dışardayken olmaz. İki kişi de aynı tarafta olması erekiyor. Eldivenle de tokalaşmazlar ayrıca.

2- Sabahları işe giderken bira içerler, bu normal bir olaydır.. Birayı zaten alkol olarak değerlendirmiyorlar, işte de içeni çok vardır. Putin bir ara sokakta içmeyi yasaklamıştı sanırım ama pek kimse takmamıştı.

3- Bara giderken, özellikle bayanlar, ellerinde çizme ile giderler, vestiyere montlarıyla beraber çizmelerini de bırakıp yanında getirdikleri ciks ayakkabılarıyla içeri girerler. Malum dışarısı soğuk.

4- Bir Rus bayanı, Eksi (-) 30 derece bir havada şapka takmaktansa saçlarının donmasını tercih edebilir. Saç ve dış görünüm çok önemlidir.

5- Evler eşyalıdır. Kimse taşınırken eşyasını taşımaz bu yüzden. Ev sahibinin çatkapı eve girmesi de normaldir.. Siz evde don-atlet TV izlerken bi bakmışsınız ev sahibiz içerde.. Ayrıca evler çok eskidir. Genel olarak binalarda ve evlerin içlerinde bir komunizm yıllarını hissedersiniz. Ve oturduğunuz yerde oturum izniniz olması lazım, o da önemli.

6- Bir kere öpüşürler. Türklerde ve birçok başka toplumda var olan iki yanaktan öpme alışkanlığı sizde de varsa, bir rusla öpüşürken ikinci yanağa uzanma girişiminiz sonuçsuz kalabilir.. Dikkatli olun.. (Araplarda da (özellikle körfez bölgesi) üç defa öpüşülür)

7- Modayı 20 yıl geriden takip ederler, özellikle yeni nesil.. Ama son zamanlarda toparlandılar, haklarını yememek lazım..

8- Mezar başında içerler, bu ölüye saygı ve yakınlarının acısını paylaşma anlamına gelir. Her mezarın başında küçük bir tabure ve sehpa bulunur bu yüzden. Ayrıca mezarda rahmetlinin resmi de bulunabilir.

9- Yolun kenarında bir çiçek görürseniz oraya bırakılmış.. Bilinki orda bir kazada biri ölmüştür, çiçek onun içindir.. Düzenli olarak ölenin yakınları oraya bir çiçek bırakır.

10- Mc Donalds’a en iyi kıyafetleri giyip ailece gitme.. Uzun kuyruklar oluşturma.. Eskide kaldı tabi.. Artık kapitalizmi sindirdiler..

11- İlk süper marketler açıldığında deli gibi raflardaki içecekleri içip cipsleri yiyorlarmış. Bu da eskide kaldı tabi.. Komunizmden ilk çıkış yıllarında tam bir sudan çıkmış balık gibiymişler.. Bu geçiş dönemi aslında farklı bir yazı olur..

12- Alışveriş yaptığınız zaman, parayı ödeyince fişinizin ucunu azcık yırtarlar. Bu komunizm dönemindeki alışveriş kültüründen gelen bir alışkanlık. Malı aldığınız anlamına geliyor.

13- Her araba aslında taksidir.. 3 yıl yaşadım taksimetreli bir taksiye binmedim. Taksiye bineceğiniz zaman yola çıkıp elinizi kaldırıyorsunuz, arabalar duruyor, sonra gideceğiniz yeri söyleyip adam gitmek isterse oraya (istemeyebilirde) pazarlık ediyorsunuz.. Adamın illa taksi amaçlı araba kullanmasına da gerek yoktur, adam işine gidiyorken eğer yolumun üzeriyse götürüyim biraz para kazanmış olurum diye de durabilirler.

14- Babushka’lar.. Babaanne demek ama yaşlı kadınlar için kullanılan genel bir tabir.. Genelde bunlar evin önünde otururlar ve size dik dik bakarlar.. (hatta bu sebeple sokak kameralarına babushka dediklerine de şahit olmuştum) Aslında gidip merhaba deseniz çoğu çok sıcak kanlıdır hemen muhabbete başlayabilir.. Ama dışardan soğuk görünürler.. Hiç aklınıza gelmeyecek bir sebepten dolayı sizi polise şikayet edebilir.. Örneğin arabanızın farlarını yıkamak polis çağırmak için yeterli bir sebep.. Çünkü araba yıkamak yasaktır.. Bakınız bir sonrakı madde.

15- Araba yıkamak yasak, araba yıkama yerlerinde yıkamanız gerekir.. Ama bu yüzden mi arabalar çok pis yoksa yollar çok çamurlu olduğu için mi kararsiz kaldım.. Bir de kışın araba yıkayacaksanız antıfirizli su kullanın, yoksa arabanızın her yeri donar..

16- Boş içki şişesini masada bırakmazlar, masanın altına koyarlar. Bereketi kaçmasın diye sanırım. Bir de boş kadehle kadeh tokuşturmazlar ve tokuştuğunuz zaman yudum almadan masaya geriye koymamanız lazım kadehi, çok büyük ayıp.

17- Rüşvet.. Bu aslında hem iyi hem de kötü.. Kötü, çünkü zırt pırt haraç gibi rüşvet vermeniz gerekiyor her yerde.. İyi, çünkü her işinizi rüşvetle halledebilirsiniz.

18- Kamyon ve Otobüs şoförlerinin kadın olması gayet normal. Her türlü işte çalışan kadın görebilirsiniz. Zaten evin reisi de kadın. Ama Rus erkekleri mi çok pısırık olduğu için böyle yoksa Rus kadınları güçlü olduğu için böyle onu çözemedim.

19- 20’li yaşların başında, çocuklu ama boşanmış ya da kocası terketmiş kadın sıkça rastlanan bir durumdur. Zaten rus erkekleri genelde alkolik oldukları için ve evlerine hayırları olmadığı için bir çok rus kadını için ideal bir durum.

20- Metroda herkesin, gideceği mesafe bir durak bile olsa, kitap okuması.. Zaten metroda kitap okumayan birisi varsa büyük ihtimal Türk’tür..

21- Her Rus’un ilgilendiği ve iyi yaptığı bir spor vardır.

22- Her Rus’un ilgilendiği bir sanat dalı vardir ve çoğunun çaldığı bir müzik aleti vardır.

23- Her Rus’un bir evcil hayvanı, genelde kedi ya da köpek, ya vardır ya da bir dönem olmuştur.. Apartmanların içi kedi köpek kokar..

24- Opera Bale gibi sanatsal aktiviteleri severler. Metroya binerken karşınızda ufak çaplı bir senfoni orkestrası bulabilirsiniz. Profesyonelce çalmalarına şaşırmayın, sadece sokak çalgıcılarıdır aslında..


25- Saat 6 oldu mu hepsi işi terkeder. Pazarları çalışmazlar.

26- Tembeldirler. Çalışmayı çok sevmezler.

27- Sanırım evi en pis olup kendileri en temiz olan toplumdur..

28- Kıyafetleri azdır ama temiz ve güzeldir.. Örneğin bir kızla buluştunuz, üzerinde tertemiz ve çok güzel bir elbise vardır.. Ne kadar temiz ve ciks bir kız diye düşünebilirsiniz.. Ama sonraki buluşmalarınızda da üzerinde aynı elbiseyi görünce durumu anlarsınız.. Çünkü muhtemelen tek elbisesidir.. Artık bu durumda değişmeye başladı.


29- Para biriktirmezler. Ellerine azcık para geçti mi hemen Türkiye’ye tatile giderler.. Ellerine çok para geçti mi Yunanistan, İspanya gibi ülkelere tatile giderler.. Mısır, Tunus gibi ülkelerde rating alır bolca.. Ama para biriktirmezler.. Bu komunizm yıllarından gelen sağlık, eğitim ve yarın kaygılarının olmamasından kaynaklanıyor sanırım.

30- Yeni doğan bebeğe (gümüş) kaşık verirler hediye olarak. Yokluk görmesin aç kalmasın anlamında.

31- Doğum günü, isim günü (her isimin bir günü vardır, o da önemlidir), kadınlar günü ve bilimum diğer günler çok önemlidir.. Yani bir rus kız arkadaşınız varsa ve doğum gününü unutursanız, vay halinize yani.. Ve 8 mart kadınlar günü kesinlikle tatildir, yani bugün pazara gelse p.tesiyi tatil ederler o derece.. Bir de erkekler günü vardı, tarihi anımsayamadım tam şimdi .. o da çok güzeldi..

32- İsim çeşitliliği çok azdır. Toplamda 5-10 tane erkek ve bir o kadar da kız ismi vardır ve bu isimlerin çoğunun kısaltması vardır.. (erkek isimleri ve kısaltmaları : Vladimir-Valo, Alexey-Sash, Andrey, Nikolay, İvan, Sergey .. kız isimleri ve kısaltmları : Natalie-Natasha, Maria-Masha, Alexandra-Sasha, Olga-Ola, Katerina-Katya, Daria-Dasha, Elena-Lena)Restoranda “sasha” diye bağırıdığınızda kesin bi garson gelir..

33- Sinemalarda orjinal seslendirmeli filmlerin oynamaması. Tüm filmler dublajlıdır. (1-2 tane istisna sinema var ama) Sinemalardaki dublajlar fena değil yinede ama TV’dekiler çok kötü.. Hele de eski filmler.. Altta çok hafif tonda orjinal sesi duyarsınız ama üzerinde herkesi seslendiren tek bir kişinin sesi.. En kötüsü de, özellikle eski filmlerde tonlama olmaması.. Yani filmde adam “noooooo!!!” diye bağırırkeni üstte dublajın donuk bir sesle “niet” demesi..

34- Söylediğiniz şeyi doğru telafuz etmezseniz anlamazlar ve anlamaya da çalışmazlar. Örnek, ketchup. Bunu tüm dünyada kullanıldığı şekilde “ketçap” diye okursanız anlamazlar suratınıza bön bön bakarlar.. Onların anlayacağı şekilde “ketçup” demeniz gerekir.. Tek bir harfi bile çözemezler.. Bir keresinde ısrarlı ketçap dememin üzerie bana tuz getirip bundan mı istiyorsunuz demişlerdi .. bu arada tuz “soul” demek olup benim söylediğim şeyle hiç alakası yok..


Bu listeyi oluşturmamda fikirleriyle yardımcı olan sevgili şantiye şefim Ejder Bey’e, sevgili canikom arkadaşım Selver’e ve baba olmayı başaran ama adam olamayan arkadaşım Özgen’e teşekkür ediyorum.. Ayrıca tüm çabalarına ve zorlamasına rağmen fikir üretemeyen Serkan’a da çabalarından dolayı teşekkür ediyorum..


Son söz.. Ne güzel memlekettin sen Moskova.. Trabzon’dan sonra dünyanın en güzel ikinci şehri sensin sanırım..


22 Nisan 2009 Çarşamba

Bali Yolcusu kalmasin..


Avustralya vize vermemekte ısrar ede dursun, ben yolumu vize istemeyen ülkelere çevirdim bile.. İlk hedef Endonezya ve Bali adası.. 15-28 mayıs şimdilik Bali için planlanan tarihler.. Ondan sonra Caponistan, Brezilya ve G.Afrika gibi ülkelerle devam etmeyi düşünüyorum.. Şimdilik nazar değmemesi açısından fazla bilgi vermiyorum, bizi takip etmeye devam edin.. Diğer Bali yolcularını da yakında açıklayacağım..



Şimdilik webden indirilmiş fotoğraflar ama yakında benim objektifime yakalananları görebilirsiniz burda..

not : Bu yazıdan 2 hafta sonra Endonezya'nın da vize istediğini öğrenmiş bulunuyorum.. Vay anasını yaaa..

21 Nisan 2009 Salı

En İyi 10 Film Finali

Final, bir film için heralde en önemli andır.. İyi bir final, filminin kalitesini uçurabileceği gibi kötü bir final de iyi bir filmi çok silik bir hale getirebilir.. Hep merak etmişimdir Titanic filminin sonunda Leonardo Di Caprio ölmeseydi film yine o kadar tutulur muydu ? Oysa film aynı film.. Bence tutulmazdı.. Aynı şeyler Braveheart ve bir sürü başka filmler içinde geçerli.. Tabi burda “mutlu son” ve “mutsuz son” ayrımı da önemli bir ayrım tabi.. Ama bugün bende en çok yer yapan ve şu anda aklıma gelen en etkileyici film finallerini sıralıyım dedim.. Korkmayın, filmlerin sonlarını anlatıp filmleri piç etmiycem, o yüzden rahatlıkla okuyabilirsiniz..



1- Lock, Stock and Two Smoking Barrels (Ateşten Kalbe Akıldan Dumana – ne saçma bir çeviri bu arada) : Guy Ritchie’nin bu 98 yapimi filmini, izlemeyen varsa şiddetle tavsiye ederim.. Bu listedeki diğer sonlarin ozelliği genelde “vaay, demek asıl psikopat katil buymuş” veya “hasssiiii.. adam ölüymüş meğer lan..” gibi tepkiler verditmesi.. Ama bu filmin sonu boyle bir tepki verdirtmiyor, hatta adama ne tepki verdirtceğini şaşırtıyor.. Benim gördüğüm kesinlikle en ozgün ve en çarpıcı final.. Filmin kalitesine fazlasıyla yakışan, süper bir son.. Benim tartışmasız bir numaram..

2- Old Boy (Sanırım ihtiyar adam filan diye çevirmişlerdir.. Turkçesini bilmiyorum, Türkiye’de vizyona girdi mi onuda bilmiyorum): Bu filmin sonunda ise sanırım herşey var.. Zaten yorucu ve insanı kendine çeken bir filme ve kendinizi kaptirmişsiniz, nolcak acaba diye sonu bekliyorsunuz.. Ve sonda resmen dağılıyorsunuz.. Oyunculuk olarak da senaryo olarak da tek kelimeyle sinemaya doyuyorsunuz.. Müthiş.. Filmin zaten yüksek olan kalitesini beşe katlıyor bu son..

3- The Shawshank Redemption (Esaretin Bedeli) : Bu filmin finalini bir numaraya da koysak olurdu aslında.. Acaba böyle etkileyici bir finali olmasa yinede imdb’nin top 250 film listesinin bir numarası olur muydu ?




4- Kill Bill 1 : Bir Tarantino manyağı olarak listeyi Tarantino’suz bırakamazdim ama Reservuar Köpekleri gibi bir sonu olan film ile benim defalarca izlediğim tam bir görsel şölene sahip olan Kill 1 finali arasında kaldım.. Ve gönlümden geçeni koyuyorum listeye, Kill Bill 1’in finali.. Uma Thurman ve Lucy Lu’nin kar altında ve “don’t let me be misunderstood” un en iyi cover’larından biriyle dövüimesi, her sahnesi bir fotoğraf karesi gibi ve her sahnesi ayri keyif.. Bu listedeki, diğer sonlar gibi insani şok etmiyor belki ama bu listedeki defalarca izlenecek tek son diyebilirim sanırım..

5- Reservoir Dogs (Reservuar Kopekleri) : Dayanamadim, Tarantino’nun bu filmini de listeye koyuyorum.. Boyle, bir insani şok eden, sonraki bir çok filmde bir şekilde gönderme yapılan (bizim Emre Kinay’in oynadigi inşaat filmi vardi, onda bile vardi yani) sinema litareturunde saygın bir yeri olan boyle bir finali listeye almadan olmazdı.. Napalim, listede iki Tarantino filmi olsun.. :)

6- Issız Adam : Bana saçma gelmekle beraber filme ilgiyi sağlayan, gişesini yaptırtan, insanları ağlatan bir sona sahip.. Filmin kalan kısmı 15 dakikalık o sona altyapı olsun diye çekilmiş sanki.. Ben ağlamadım şahsen, ve nedense kendimi de çok yabancı hissetmedim o sona..

7- Usual Suspects (Olagan Supheliler) : Bu film ve sekizinci siradaki altinci his zaten son’lariyla meşhur olan filmler olmasi açısından, bu listede olmayi fazlasiyla hakediyorlar.. Listeye koymasak ayip olurdu diyceğimiz filmler.. İlk izlediğimde çok etklinediğimi hatırlıyorum, ama şimdi nedense o kadar carpıcı gelmiyor..

8- Sixth Sense (Altinci His) : Sinema tarihinin en meşhur sonu zannedersem bu filmin.. Sonra değişik türevleri oldu ve göndermelere de rastladik.. İlk 500 opucuk filminde kızın her gün babasına altıncı his izlettirmesi ve her gün filmin sonuna şaşırmaları da gayet zekice bir Adam Sandler esprisi, hala gülerim..

9- Thelma ve Luis : Aslinda kilişe ve klasik bir son diyebiliriz, ama bence etkileyci.. Listede olmazsa olmazdi, en azindan benim icin..

10- Jackal (Çakal) : Bunu da ibreti alem olsun diye koyuyorum listeye.. Bu kadar guzel bir film bu kadar piç edilebilirdi.. Bir son bu kadar klasik, bu kadar klişe bir Hollywood filmi sonu olabilirdi.. Yani hiç mi alternatif bir final gelmemiş akıllarına yazarların.. Bu finali yazmak icin uğraşmamışlardır umarım.. Yani oyunculari bıraksan sahneye kafanıza göre bi son oynayın deseler, zaten bunu oynarlardı.. senaryoya gerek bile yokmuş bence.. Aslinda bir de en kotu 10 film finali siralamasi da mi yapip bunu orda bir numaraya mi koysam ??

20 Nisan 2009 Pazartesi

New International Tripoli Airport

Burası da bizim şantiye.. İlk planlamaya göre Libya devriminin 40. yılı olan Eylül 2009'da bitmesi öngörülmüştü.. Ama her inşaat projesinde olduğu gibi bunda da gecikme var, zaten fotoğraflarda da görüldüğü gibi 6 ay sonra bitcekmiş gibi de durmuyor.. Hayırlısı artık..








Mete Abi, Melisu the Elmyra, Tavsan the Duman, Tavuk the delicious Chicken

Bilmeyenler için söyliyim, Libya’da Abugelia diye bir yerdeki küçük bir sitede büyük bir aile gibi yaşıyoruz.. Büyük ve bohem bir aile.. Abugelia hayatından ilerde yine bahsedeceğim ama şimdi bu ailenin en küçük üylerinden Melisu ile tanıştırıyım sizi.. Mete Abimizle Hülya Hanim’ın dünyalar güzeli küçük kızları.. Maşallah deyin...








19 Nisan 2009 Pazar

Sydney Yolculari

Uzunca bir suredir Sydney'e yolculuk hayalleri kuran iki genc.. Konuyla ilgili bir yaziyi Teehokken'in blogundan da okuyabilirsiniz.. Gidicez inşallah tüm engellemelere rağmen.. Hele şu vize bi çıksın..




16 Nisan 2009 Perşembe

Hayırlı olsun..


Efendim blogumun açılışını bir çiçekle yapmak istedim.. Kendi kameramdan çıkan bu çiçeği ve bundan sonra yayınlayacağım fotoğraflar tüm sanatsevere hayırlı olsun ..