O kadar çok romantik film çekildi ki sinema tarihi boyunca, işlenmeyen romatizm ve aşk teması kalmadı gibi bir şey.. Öyle bir noktaya gelindi artık klişeye düşmeden, zorlama romantizm yapmadan “samimi” bir romantik bir film çekmek imkansıza yakın bir hal aldı.. Hollywood bile doğru dürüst aşk filmi çekemiyor desek abartmış olmayız.. Romantik-komedi dediğimiz tarzda bolca film mevcut ama safi romantik bir aşk filmi vizyonda pek göremiyoruz son yıllarda.. En son ne zaman böyle bir film gördük desek Hollywood için ben taa City of Angels’a kadar gidebilirim herhalde.. Türk sineması olarak bakarsak da arada “Issız Adam” olmasa Ferdi Tayfur’un “derbeder” filmine kadar gitmemiz gerekebilir..!
Filmin fragmanları bana çok fazla ümit vermemişti açıkcası. Zorlama bir aşk filmiydi beklediğim. Aslında filmin fragmanından (ve hatta afişinden) filmin kalitesini tahmin etme konusunda iyiyimdir, çok az yanılırım. Bir dakikalık fragman bile filmin kalitesini anlamama yeter benim için.. Ama bu sefer tahminlerimiz tutmadı açıkcası.. Zira beklentilerimin çok çok üzerinde bir film çıktı karşıma..
Filmin Müslüm Gürses müzikleriyle başlamasından biraz huylanmadım değil başta, nereye geldik bakalım diye düşündük.. Ama sonra film ilerledikçe endişelerimiz yerini sinema keyfine bıraktı.. Müslüm Baba’yla başlayan müzikler Teoman’la, MFÖ’yle, Demir Demirkan’la TNK ve REM’le devam edip Şebnem Ferah’la damardan final yaptı.. Tüm bu müzikler müthiş bir hikayeye ve kurguya eşlik ediyor film boyunca..
Filmin hikayesi ve konusu bir çok açıdan özgün.. Klişeye, tekrara veya zorlama romantizme pek rastlamıyoruz.. Film sürekli şaşırtıyor, tempo ve romantizm hiç düşmüyor.. Filmin bir çok anında “şimdi kesin şöyle olur” diye düşündüğümüzde hep şaşırıyoruz.. Filmin finali ise, çok az Türk Filminde görebileceğimiz türden, etkileyici, şaşırtıcı ve şok edici.. Kısaca eksiksiz bir film..
Oyunculuklar için genel olarak geçer not verebiliriz, özellikle Mehmet Günsur oldukça başarılı.. Ama senaryo ve kurgu o kadar güçlü ki, oyunculuklar biraz hikayenin gölgesinde kalıyor diyebiliriz..
E tabi bir de film Ankara’da geçince, biz Ankara’lılar için ayrı bir güzel oluyor tabi.. Gençlik yıllarımda bizim için çok önemli olan Manhattan, bu aralar bol bol önünden geçtiğimiz Şinası Sahnesi, fotoğrafçıların uğrak yeri olan Kuğulu Park gibi mekanları herzaman filmlerde göremiyoruz..
Filmle ilgili çok fazla spoiler vermek istemiyorum, tek söyleyeceğim gidin izleyin.. Sevgililer günü haftası için eşinizle/ sevgilinizle gitmek için bundan daha iyisi olmaz herhalde.. Ama yok biz sevgilimizle Kurtlar Vadisi Filistin izliycez illa diyorsanız, ona da saygı duyarız tabi.. Tercih sizin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder