Bazı filmleri Nuri Bilge Ceylan'ın çekmesi lazım. Yavaş ilerlemeli bazı filmler. Psikolojiyi yavaş yavaş vermeli izleyiciye... Fotoğraf karelerinden oluşmalı, ve her sahneyi bir fotoğraf karesine bakar gibi bakıp sindirmeli izleyici...
Hele de dağın başında çekiyorsanız görsel şölen yaratmalı, her an ayrı bir fotoğraf karesi gibi olmalı..
Diyaloglar yavaş ama gerçekçi olmalı, içine çekmeli seyirciyi. Gerçek insanların diyalogları olmalı...
Flash-back'lerle değil anlatımla verilmeli hikaye...
Evet sıkıcı oluyor böyle yavaş ve sanatsal filmler doğrudur ama, eğer Dağ filmini Nuri Bilge veya bu tipte bir yönetmen çekmiş olsaydı, ortaya çok daha güzel birşey çıkabilirdi..
Şimdi ne çıktı, iyi bir konu ama yer yer zorlama bir senaryo ve biraz da havada kalmış bir film. Olmamış yani, konu mundar edilmiş biraz.
Bir zamanlar Anadolu'da.. Şu yukarıdaki kareye bakın mesela, fotoğraf bile değil, tablo gibi.
Konuşmalar diyaloglar, gerçek hayattan geliyor.. Senaryo olsun diye konuşmuyor karakterler, mada yoğurdunun kokusunu konuşuyorlar gecenin bir yarısı..
Beğenmeyebilirsiniz. Bu ne beklediğinize bağlı tabi. Elma alıp, portakal tadı gelmedi diye manavı eleştirebilir misiniz ? Nuri Bilge hiçbirzaman heyecanlı, aksiyonlu ve tempolu bir film vaad etmiyorki izleyiciye, ya da tüm filmler böyle olacak diye bir kural mı var ? Nuri Bilge görsellik vaad ediyor, hikaye vaad ediyor ve oyunculuk vaad ediyor. E film dediğimiz şey zaten görsellik, oyunculuk ve hikaye üçlemesinin birleşmesinden oluşmuyor mu, belki bir de müzik ekleyebiliriz buna.. O zaman, film ağır gidiyor, hikaye sarsıcı değil diye eleştirmek ne..
Ama ben diyorum ki, Dağ gibi orjinal bir konuyu, Cem Yılmaz'ın deyişiyle, Nuri Nuri Ceylan çekmiş olsaydı, acaba ortaya nasıl birşey çıkardı ? Dağ'daki görsellikleri, diyalogları, askerlerin yaşadıkları psikolojinin izleyiciye verilmesini düşünemiyorum bile..
Şehitlerimizi ise saygı ve şükranla yad ediyoruz bu arada, mekanları cennet olsun inşallah..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder